17 Mayıs 2013 Cuma

LİSE ÖĞRENCİLERİNE GÖRE “SURİYE SAVAŞI”, “BARIŞ SÜRECİ”




Orta yaş belirtisi herhalde, gençlerle çok uğraşır oldum. Aşağıdaki yazı orta yaş başlangıcıma denk gelme talihsizliği yaşayan bir grup lise öğrencisine dair. Kendilerine Uluslararası İlişkiler dersi öğretmeni tarafından karne notunu öyle adam akıllı etkilemeyecek bir sınav yapıldı. Suriye Meselesi ve “Barış Sürecini” de içeren ve genel bilgi ölçen üç soru soruldu. Sorular basit ve yüzeysel bilgi ile cevap verilecek cinsten ama yine de bazı cevaplar evlere şenlik!

İlk soru “Türkiye’nin jeopolitik önemini açıklayınız?” şeklinde. Onun fazla üzerinde durmayacağım. Bu soruya verilen cevaplarda da dikkat çeken unsurlar olmakla beraber genel olarak bir iki cümlelik tanıdık cevaplar verilmiş. Sadece su cevaba yer vermek istiyorum:

-Türkiye bulunduğu konumdan dolayı ele geçirilmek istenen bir yer. Bazı ülkeler Türkiye’nin bir ayağını çukura sokmaya çalışıyor. İçten içe planlar yapıp her türlü yolla Türkiye’yi zedelemeye çalışıyorlar.(Tanrı Türkiye’yi korusun!)

İkinci soru Suriye iç savaşı ile ilgili. Bu kadar çok içinde olduğumuz ve bu kadar içimizde olan savaş. (Bu sınav Reyhanlı saldırısından önce yapıldı) “Suriye Savaşı ülkemizi nasıl etkiler?”  Bu soruya verilen cevaplardan bazıları:

-Siviller ülkelerini terk etmek zorunda kalıyor ve Türkiye'de onlara yardım edip sınır içine sokuyorlar. Bu da Türkiye'nin onlar için gider yapmasına sebep oluyor ve ekonomiyi değiştiriyor. (Öğrencinin uzak da olsa gündeme kulak kabarttığını görüyoruz ama “Ekmeğimizi mülteciler ile neden paylaşıyoruz?” gündemi.)

-60.000 kişi ölmüş ve birçok ülkede sağlam yapı kalmamıştır. O günden bu güne AKP ile Suriye hükumeti arasında gerilimler yaşanmaktadır. (Öğrencinin kafası neden böyle karışmış? Savaşı neden birçok ülkeye sıçratmış? Bir de Suriye ifadesinin karşısına Türkiye'yi koymasını beklerken AKP'yi koymuş. Normalde ülke ismi kullanmış, karşısında da ülke ismi olmalı değil miydi? Eh kim kimle savaşıyor, kim kimin karşısında kim kimin yanında karışıklığı yavrucaklara da yansımış.)

-Türkiye'ye sığınmış olmaları, yiyecek, giyecek, kıyafet, barınacak gibi ihtiyaçları Türkiye'den yani Türklerden karşılamışlardır. Bu da diğer devlet ve diğer milletlerin gözüne batmıştır. (Sınav kağıdında hakim olan doğallığa hayranım).

-Çatışma bizim ülkemize de sıçrayabilir ve kendi ülkemizde de iç savaş olabilir. Ve Esad'ın istediği gibi bizim ülkemizde de ülkeyi yönetmek isteyenler çıkabilir.(Yine kafam karıştı)


Üçüncü soru “barış süreci” ile ilgili. Süreç hassas ama bizim çocuklar değil. “Türkiye’de şu aralar gündemde olan ‘Çözüm ve Barış Süreci’ hakkında bildiklerinizi yazınız.”

-Çözüm getirerek barışı sağlamaya çalışıyoruz. Bence bir çözüm bulunamayacak.(Nedenlerini bilmiyor ama sonuçtan emin.)

-Herkes birbiriyle savaşma-ölme çabasındadır. Böyle devam ederse dünya yıkılmaktadır. Bence herkes kardeş gibi olmalı Türk-Kürt ayırımı olmamalıdır. ( Tüm dünyayı önemseyen en barışçıl cevap.)

-Gündemde olan konu olarak türban meselesi var.  Türbanlılar üniversite, lise vb işyerlerinde kapalı olmamalılar. Bence bu çok uğraşılması gerekecek bir konu değil sonuçta modernlik Atatürk zamanında gelmiştir. Biz de modern bir devlet olduğumuz için iş yerlerinde, okullarda ya da diğer yasak yerlerde peruk takılarak hem saçları görünmemiş olur hem de modernlik ortadan kalkmaz.  Son anda karar kılınmış ve barış anlaşma olmuştur zaten bu konuda. (Eyvahlar olsun öğrenciler okudukları soruları da anlamıyorlar! Ya da “Ne sorulursa sorulsun her bi’şeyi türbana bağlayıp işi kotarabilirsin” fikrini edinmiş çocuklar. )

-08.05.2013 tarihine kadar terörün Türkiye'den çekileceği söylendi. Benim görüşüm (büyük harflerle küfür) Apdullah Öcalan asılmadan terör çözülmez! (Sınav kağıdına kısaltılmış şekilde küfür yazma cüretini bu konuda buluyor çocuklar.)

-Apdullah Öcalan'ın isteği ile süreç başladı. Onun da istemi doğrultusunda bazı akil insanlar komisyonu idi. (...) 8 Mayıs'ta sınır dışına kabile kabile çıkacaklardır. (Bu kadar gündemde olmasına rağmen Akil insanlardan bahseden sadece iki öğrenci var, onlardan biri.)

-Barış olmamalı bence çünkü çok askerimiz öldü. Bu saatten sonra Türkiye'den çekilseler ne olur çekilmeseler? Bir şekilde APO yani Abdullah Öcalan idam edilmeli. Saddam idam edildikten sonra problemler çözüldü. Abdullah Öcalan da idam edilirse problemler çözülür bence. (Evet hiçbir şey anlaşılmamış, Saddam'ı da dahil edip en baştan alıyoruz.)

-Terör yüzünden askerlerimiz ölüyor. Bu yüzden de insan sayıları azalabilir. (Azalabilir.)

-”Çözüm ve barış” Türkiye'nin terörle mücadelesini anlatır. 8 Mayıs'ta geri çekileceklerdir. İnşallah bu gerçekleşir terör son bulur. (Bu kağıda başka bir el yazısı ile müdahale edilerek “(küfür) Apo (küfür) asılmadan çözülmez!” eklemesi yapılmış. Aynı el yazının sahibi başka bir kağıda da “TRT ŞEŞ izleme izletme!” eklemesi yapmış. Kağıt sahipleri ses çıkaramamış. Türkiye'de azınlığın çoğunluğa tahakkümünün ortaöğretim örneklemi!)

Kürt meselesi ile ilgili cevapların birçoğunda da “Kürt Halk Önderi Aptullah Öcalan (küfür)” ifadesi kullanılmış. Peki,bu çocuklar nasıl bir tavır ve hangi tarafa yaslı olduğunu bildikleri (bilmese bile kulak dolgunluğunun da etkisiyle sezdikleri) bu ifadeyi neden kullandılar? Üstelik yanına küfür yazarak! Pekâlâ "bebek katili" ya da "İmralı Canisi" ifadelerini tercih edebilirlerdi. "Kürt halk önderi ve küfrü hak ediyor." “O halkın önderi ve nefret ediyoruz.” Bu, o halkla ilgili duyguların da sivrileştiğinin ipucusu mu? Artık "Kürt kökenli" ve "Kürt" ayırımı da ortadan kalkıyor. "Makul Kürt" ifadesine de veda etmemiz gerekecek. Kürtler barışı istemekte birleşti, barış istemeyenin "iyi Kürtleri severiz" maskesine ihtiyacı kalmadı. Bu durumun çocukluğu henüz terk etmiş gençlerdeki yansıması da bu herhalde.

Son olarak orta yaş hanım ablanın bu sınava ve gençlerle geçirdiği dört aylık zaman dilimindeki gözlemlerine dayanarak onlarla ilgili düştüğü not: Çoğunluğunu dinleyen ama dinlediğini anlamlandıramayan, düşünen ama düşündüğünü fikre dönüştüremeyen, söyleyen ama söylediklerini kompoze edip açıklayamayan gençlerin oluşturduğu bir orta öğretim kitlesi ile karşı karşıyayız.

Not: Öğrencilerin cevapları anlatım bozuklukları ve yazım yanlışları (bağlaç olan -de'yi ayırma ve bir iki küçük düzeltme dışında) düzeltilmeden aktarılmıştır.