8 Ekim 2012 Pazartesi

"İyilik ve Kötülük Kıskacında İnsan" konulu mülakat





1-İyilik ve kötülüklerin insan fıtratına kodlandığını söyleyebilir miyiz? Yoksa bunlar bütünüyle sonradan öğrenilen şeyler mi?

Kötülüğün insan fıtratına kodlanmış olduğunu iddia edersek haksızlık yapmış oluruz.
Çünkü kötülüklerin hiçbiri özü itibariyle insan fıtratıyla uyuşmaz. En kötü olanıyla örneklendirelim: Cana kıymak. Haksız yerer birinin yaşamına son vermek, kendi fıtratında hayatta kalmaya yönelik ısrara aykırı davranış sergilemektir.

İyilikler ise insan fıtratıyla uyumludur, bu yüzden tam olarak bire bir iyilik kodlanmış iddiasında bulunamasak da tüm iyiliklere meyilli doğulduğumuzu söyleyebiliriz. İyiliklerden en temeli sevgi göstermektir ve insan da sevgi ihtiyacı anne karnında başlar. Aynı şeyi merhamet duygusu için de söyleyebiliriz. En temel iyiliklerin en temel fıtri ihtiyaçlarla örtüşmesi insanın iyilik üzerine doğduğunun kanıtıdır. Ayrıca insanda varlığı inkar edilemez “vicdan mekanizması” da fıtratın kötülükle arasındaki mesafeye kanıttır.

2- İyilik ve kötülük mekanizmaları nasıl çalışır?

İyilik ve kötülük mekanizması derken, dişleri birbirini ittirerek hareket ettiren ve tıkır tıkır işleyen bir mekanizmadan bahsedemeyiz. Ancak iyiliği kendi başına bir mekanizma, kötülüğü de kendi başına çalışan bir mekanizma olarak düşünebiliriz. Çünkü yaptığımız her kötülüğün bizi iyilikten bir adım uzaklaştırdığını devamında  vicdanın da vazifesini yapmasına müsaade etmeden kötülükleri sürdürmenin iyiliği hayatımızdan tamamen çıkarma tehlikesiyle karşı karşıya bırakabildiğini biliyoruz. İyiliklerin devamlılığı da bizi kötülüklerden alıkoyarak kendi başına bir mekanizma olarak çalışır. Nasıl ki çocuklukta müdahale edilmeyen akrana yönelik zorbalık nasıl yetişkinlikte birer suç makineleri olma yolunun bir başlangıç olabiliyorsa, aynı şekilde çocukluka yapılan küçük iyilikler de yetişkinlikte karşımıza çıkacak “iyi insan” için tohum olabiliyor.

3- Başa gelen kötülüğün insan hayatına bazı artılar katması mümkün müdür?

Yaşanılan acıların atlatılmasıyla gelmesi muhtemel yeni acılara karşı direnci arttırdığı bir takım felsefi akımlarda da desteklenmiştir. Eğer kötülüğü irademiz dışında başımıza gelmiş acı bir olay olarak tanımlayacaksak evet bunun bize yaşattığı kötü zaman dışında kazanımlarımız da olur. Buna acı tecrübelerden öğrenmek diyoruz. Ancak herkesin her şeyi tecrübe ederek öğrenmesi mümkün değildir, bazen başkalarının tecrübelerinden de öğreniriz. Ama dediğim gibi burada kötülüğü nasıl tanımladığınız, neye kötülük dediğiniz de önemli.

4- Kötülüğü tamamen yok edebilir miyiz?

Burada önemli olan kötülükten sakınmaktır. Yoksa kötülüğü tamamen yok etmek mümkün değildir, zaten bu iyiliğin varlığını da tehlikeye sokar.  Kötülük denen şey iyiliğini varlığını bilmemizi sağlar. İyilik de kötülüğün varlığını bilmemizi. Bu iki zıt durum arasında sıkışan  insan ise her iki durumu da tanır ve  iradesini kullanarak tercihte bulunur. Bize seçme fırsatı doğar bu sayede kötülükten sakınıp iyiliğe yönelik tercihle kötüden farkımızı ortaya koyar “iyi insan” oluruz.


5- Çocuklara iyiliği anlatmanın ve onları iyiliğe teşvik etmenin yolları nelerdir?

Çocuklara bunu en iyi anlatmanın yolu model olmaktır. Her ergenlik dönemine varıncaya kadar, çocuk için ebeveynler vazgeçilmez rol modelidir. Bu durumu iyi değerlendiren ebeveynler iyilik ve kötülük kavramlarını öğretmek için ekstra çaba sarf etmeye gerek duymaz. İyilikler, olumlu davranışlar  çocuğun şahit olabileceği şekilde adeta çocuğun tiyatro sahnesinde oyuncuymuş gibi en samimi haliyle gerçekleştirmek. Elbette bu iyilik davranışlarına çocukları da dahil etmek onlara da rol vermek önemlidir. Eskiler bunu çok iyi yaparmış. Cami çıkışları dilenciye verilen sadakayı çocuğun eliyle göndermeleri gibi güzel örnekler vardır.

Kötülüğü anlatmak ve sakındırmak da bizzat o davranışı sergileyip model olmamakla ilgili. Ancak bunun yanı sıra çocuğun başkasından model alması durumuna karşılık yapılacak olan da yaşına uygun bir dil ile kötülüğün içeriğini, sebep olacaklarını anlatmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder