3 Ekim 2012 Çarşamba

LeBon’a Newroz olaylarını sorduk

 


   Okuldayken kürsüdeki öğretim görevlisinin mağrur bir şekilde bizi akademik bilgi bombardımanına tutmasına çok kızardım. Tüm saatlerimizi bu kadar psikolog\sosyolog\düşünürün kaygılarını paylaşmaya ayırıp, bu fikirlerin kendi hayatımızdaki uygulaması üzerinde kafa yormamamız anlamsız gelirdi. Hala uygulamasız üniversite eğitimine tavrım değişmiş değil ancak; şimdilerde uygulamalı eğitimin sorumluluğunun birazını da öğrenciye veriyorum. Bunun sebebi yakın zamanlarda etrafta olup biteni anlamaya çalışırken unutulmaya yüz tutmuş teorik bilgileri kullanma çabasının işe yaraması.
   Bunlardan bazıları Ünlü Fransız Sosyal Psikolog Gustave LeBon’un fikirleri. LeBon geçtiğimiz hafta içerisinde fikri anlamda sık sık ziyaret etti beni. Kendisi “Kitle Davranışı ve Kimliksizleşme” konuları üzerinde çalışmış bir araştırmacı. Kitle davranışını, “kalabalık içinde ortaya çıkan ve çoğu zaman kontrolsüz bir şekilde gelişen davranışlar” şeklinde tanımlayabiliriz. Kitle davranışı ülkenizin geçmişinde birçok utanç sahnesinin sebebi oldu. Bugünlerde gündemde olan Sivas olayları ve Başbağlar katliamı bunun en önemli örneklerinden.
   Geçtiğimiz hafta Newroz kutlamalarındaki kitle davranışlarını hatırlayın. O kalabalığın içine dâhil olmayıp da benim gibi televizyon ekranından olup bitene bakanların ne kadar şaşırdığını ve tedirgin olduğunu tahmin edebiliyorum. Bir bahar bayramında kutlama amaçlı toplanmış kalabalıkta Newroz kutlama geleneğiyle alakası olmayan davranışlar gözlemledik. Duraklar kırıldı, toplu taşıma araçları kullanılamaz hale getirildi, binalar taşlandı, araçlar ateşe verildi. (En ilginç ve incelemeye değer bulduklarımdan biri) ağaçlar yerlerinden sökülüp koltuk altında bir bilinmeze doğru taşındı.
   Şimdi bu davranışlara “polisin saldırması sonucu kalabalığın tepkisi” demek isteyenler olacaktır elbet ancak bu açıklamayı “Şiddete maruz kalan kalabalığın karşılığı polise vermesi gerekmez miydi?” sorusuyla irdeleyebiliriz. Ya da lütfen biri o yerinden sökülen taze fidana kabahatini açıklasın! Devletin malına zarar verme fetişizmini de bir tarafa bırakırsak, sanırım ikna edici bir açıklama yok (Devletin malı ifadesi de ayrıca tartışmaya açık. Ne de olsa hala “Vergilerimiz bize hizmet olarak geri dönüyor.” inancıyla vergilerini aksatmayanlar var.)
   Bu noktada sözü tekrar LeBon’a bırakalım. LeBon, kitleleşme sürecini üç psikolojik mekanizmayla açıklıyor. Bunlardan ilki “anonimlik”. Buna göre kalabalık içinde kişinin sorumluluk duygusu azalır. Artık yapacağı davranışın ne kadar saçma ve yıkıcı olacağı onu düşündürmez. Sorumluluk onun değil, kitlenindir. Normal zamanlarda tek başına bir binayı taşladığında hissettiğini hissetmez mesela.
   İkinci mekanizma “bulaşma”.  Kitlede ortaya çıkan davranış hızla ve kontrolsüz bir biçimde yayılır. “Neden araçlara saldırdınız?” sorusuna “Nasıl başladı bilmiyorum, herkes yapıyordu ben de yaptım.”cevabı duyma ihtimalimizi düşünün bir.
   Üçüncü mekanizma “kolay yönlendirilebilirlik.” Kitle içinde kişisel bilincini yitirmiş birey lider konumda olan veya etkileme gücü yüksek olan kişiler tarafından kolayca yönlendirilebilir. Bu size oldukça tanıdık gelmiştir.  Ülkemizde nerede bir kalabalık toplansa “provokatör” rolünü üstlenmiş olanlar da rollerinin hakkını vermek için ellerinden geleni yaparlar. Kalabalık kendine geldiğinde amacından uzak hatta kimi zaman amacının tam aksi davranışlar gerçekleştirmiştir. Newroz’da “kutlama”amacıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan “nesnelere zarar ver, sök, kır, parçala” davranışı buna açık örnektir.
Toparlarsak, geçen haftaki kâbusumuzun başrolündeki kitle içinde “kimliksizleşen” bireyin, bencil, saldırgan ve dürtüsel davranış gösterdiğini söyleyebiliriz. Dengesiz ve ilkel davranışlar kalabalığın toplanma amacıyla bağdaşmayan bir tablo oluşturdu.  Bu tabloyu LeBon kaynaklı fikirlerle açıklamaya çalıştık. İtirazlar olacaktır mutlaka, itirazlar üzerinde de düşünmeye açığız. Yeter ki salt düşmanlık ve kin kaynaklı olmasın. Kalabalığı ve kalabalığı izleyenleri birbirine yabancılaştırmasın.
   Son olarak LeBon’a yapılmış bir eleştiriyle bitirmek istiyorum. Bazı kuramcılar “kitle davranışında kimliksizleşme” yaklaşımına mesafeli durmuşlardır. Kitlenin her zaman hastalıklı davranmadığını bazı durumlarda yardım yapmak gibi olumlu davranışlar da göstereceğini savunmuşlardır. Böyle örnekleri de es geçmemek lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder