8 Ekim 2012 Pazartesi

Nankör insan, sadık kedi


Hayvanlara karşı bir ‘sevgi yumağı’ değilim. Yanlış anlaşılmasın şunu demek istedim: Mesela bir Panter Emel çıkmaz benden. Ancak bu canlı sınıfına herhangi bir antipatim de yoktur. Allah’ın yarattığı güzel canlılar. Kurulu düzen içerisinde hayatlarını, vazifelerini eksiksiz yaparak devam ettiriyorlar. Bu açıklamayı az sonra yazacaklarımdan yola çıkarak beni hayatını hayvan haklarına adamış bir aktivist sanmayın diye yaptım.

İnsanlar birbirlerine kolayca hakaret etmede çıtayı her yıl biraz daha yükseltirken olaya bir başka canlı sınıfını katmakta da beis görmüyorlar. Ya hayvanların bazı fıtri özelliklerini çarpıtıp direk o canlıya hakaret ediyorlar ya da o canlı üzerinden birbirlerine sayıp sövüyorlar.

Bu iki durumu birer örnekle açıklarsak:
Kediler… Hani şu kimseye minnet etmeyen, “Benim sahibim Allah’tır.” deyu kimseye oyuncak olmayan hayvanlar. Biz bu güzel hayvanlara kendi aramızda bir görüş oluşturmuş “nankör” demişiz. Neymiş; lütfedip önüne koyduğumuz bir kap sütü içmiş sonra dönüp onu sevmek istediğimizde bizi tırmalamış. Ezberimiz bozulacak ama bir de şöyle bakalım:
Kedi için ayağına gelen bir kap sütü gönderen Allah’tır. Kedinin rızkını o gün Allah insan vasıtasıyla göndermiştir. Kedi için insan o sütü ona ulaştıran bir tablacı hükmündedir.
Sütünü içer, kenara çekilir ve sütü gönderene kendi lisanında zikreder, teşekkür eder…
Zaten öncesinde fıtri vazifelerinden biri olan fare yakalama işini de gerçekleştirmiştir, böylece o sütü zaten hak etmiştir.

Söyler misiniz ona bir kap süt verdik diye kucağımızda hoplatıp zıplatıp eğlence unsuru haline getirmeye ne kadar hakkımız var? Hele hele hayvan bundan rahatsız oluyorsa?
Evet, kediler “nankör” hakaretini hak edecek hiçbir davranışta bulunmamıştır. Kediye “nankör” sıfatını yakıştırmamız, hayvanı “terliğimizi ağzıyla getirmesi” gibi (zavallı köpeklere yaptırdığımız) iğrenç şeylere alet edemememizin intikamıdır.

Biz insanların lisanımızla itip kaktığı bir diğer hayvan da ayıdır. Sahip olduğu fiziksel özelliklerden, avlanırken yaptığı öldürücü hareketlerden herhalde bu hayvancağıza “kaba, nezaketsiz, estetikten yoksun canlı” der sonra onun ismini birbirimize hakaret için kullanırız. Halbuki ayı yaratılış itibariyle hantal bir hayvan…  Allah aşkına bu hayvanın sahip olduğu bu cüsseyle bale yapmasını mı bekliyoruz? Fıtratı gereği bu özelliklere sahip bu hayvanın ismini, fıtratını bozup kabalaşan insana kullanmak asıl bu hayvana hakarettir.

Son söz; kediye yük taşıtıp, eşeğe fare yakalatamayız… Ayıdan da bir kuğu zarafeti bekleyemeyiz. Hayvanları yaratılışlarına uymayan hallere sokamayız. Hayvanlara giydirdiğimiz insan kıyafetlerini çıkaralım, onlar olması gerektiği gibi zaten. Biz; yani insanlar, dönüp kendimize bakalım. Bir düzeltme yapılacaksa, o düzeltme insanda olmalı.  Çünkü insan olması gerektiği gibi değil artık…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder